Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr – Tuğçe Akdeniz (29) ve Emre Akdeniz’in (30) çalışma hayatları pek de istedikleri gibi gitmiyordu. İstanbul doğumlu olan Tuğçe Akdeniz grafik tasarım bölümünden mezun olurken, Emre Akdeniz ise babasının rahatsızlığı sebebiyle antropoloji bölümünü yarıda bırakmak zorunda kaldı. Ancak eğitim hayatına büro yönetimi ve çağrı merkezi bölümünü bitirerek devam etti. Mezun olduktan sonra da çok fazla işte çalışmaya başladı. Emre’nin ilk işi pizza kuryeliğiydi. Sırasıyla şehirlerarası bir otobüs firmasının çağrı merkezinde, bir sinemanın büfesinde, tekstil firmasının sevkiyat bölümünde, tekrardan bir çağrı merkezinde çalıştı. Sonra askere gitti, askerden sonra ise boya firmasında çalışarak hayatını sürdürdü.
‘BİRLİKTE DAHA GÜÇLÜ OLACAĞIMIZI ANLADIK’
Henüz tanışmadığı müstakbel eşi ise Tuğçe Akdeniz ise 2016’dan itibaren farklı sektörlerde çeşitli işlerde çalıştı. İlk işi mezun olduğu grafik tasarımdan uzaktı, sinemada gişe bilet görevlisi olarak 18 ay çalıştı, iki ayrı firmada 2018’den 2022’nin sonuna kadar farklı görevlerde yer aldı. Emre ile Tuğçe’nin tanışması ise ikisinin de beklemediği bir şekilde gerçekleşti. Tanışma hikayelerini Emre Akdeniz şöyle anlattı:
“2018’de bir otobüs firmasının çağrı merkezinde çalıştığım sırada çalışma temposundan fazlaca sıkılmış, her gün yüzlerce çağrıyı yanıtlamaktan bıkmış bir şekilde iş değiştirmeyi planlıyordum. O sıralarda Bursa Nilüfer’de bir sinemadan iş teklifi aldım, sinemanın büfesinde mısır patlatıp satacakken biriyle tanışıp evleneceğim benim açımdan düşünülemezdi, işbaşı yaptığım ilk gün 16 Nisan’da Tuğçe gişede oturmuş sinema bileti satarken konu buralara geldi.”
Tuğçe ise tanışma hikayelerini, “Çalıştığım sinemadaki en zor bölüm büfeydi diyebilirim. Bir türlü istikrarlı şekilde kadro oturmamıştı. Doğal olarak bir işbaşı yapan birkaç güne işe gelmiyor, sürekli personel sirkülasyonu oluyordu. Haliyle durum böyle olunca her yeni gelen büfeciye ‘Bu zaten gidici, neyine tanışayım’ gözüyle bakıp Emre’yi kale almamıştım. Lakin geldiği ilk günden itibaren net ve dik duruşuyla fazlasıyla kalıcı olduğunu gösterdi” diyerek anlattı. İkisi de çalışıp ailelerine bakıyordu. Bu sebeple Tuğçe Akdeniz için Emre’yi tanıyana kadar iş değiştirmek ve maceraya atılmak gibi bir seçenek yoktu. Üstelik Emre askere gittikten sonra yaptığı işten de gün geçtikçe sıkılıyordu. Emre, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu sürecin böyle devam edemeyeceğini, en azından evlenmemiz gerektiğini fark ettik. Birlikte daha güçlü kuvvetli olacağımızın farkına varınca Kasım 2020’de önce ev tuttuk, sonra banka kredisi çekip o evi eşyalarımızla doldurduk. Mart 2021’de de evlendik.”
‘GEL SEN DE MUAVİNLİK YAP’ DEDİ, HAYATLARI DEĞİTİ
Fakat Tuğçe yine de Emre’nin sorduğu bir soruyla hayatının değişeceğini bilmiyordu. Tuğçe Akdeniz, eşinden gelen “Ben TIR şoförü olsam sen de yanımda muavin olur musun?” sorusuyla kaderlerinin değişeceğinden habersizdi. “İlkokulda beni tanıyan herkes bilir ki resim derslerinde arkadaşlarım bağ bahçe orman çizerken ben TIR çizerdim” diyen Emre Akdeniz’in bu mesleğe olan ilgisi ise rahmetli eniştesinden geliyordu:
“Allah uzun ömürler versin o TIR şoförüydü, çocukluğumda 1-2 sefer Bursa’dan Trabzon’a götürmüştür. Fakat büyüyünce ‘TIR şoförü olayım’ gibi bir fikrim asla yoktu, okuyup standartlaşacaktım. En uzun süreli aklımda kalan meslek hayalim tarih öğretmenliğiydi. O vakte kadar ne TIR şoförlüğü vardı aklımda ne de eşimle bu işi yapmak. Bizim bu işe yönelmemizde ki ana sebep Tuğçe’nin işinden soğuması ve benim de onu tek bırakmak istemememdi. Çalışmak zorundaydık; ödemeler diz boyuydu, birbirimize omuz ata ata ilerliyorduk fakat bir nefes gerekiyordu.”
Ardından ise Tuğçe bu teklifi kabul etti ve yeni bir yol haritası çizmeye başladılar. İlk olarak Tuğçe işinde çalışmaya devam etti, Emre ise taş ocağında araçlara akaryakıt ikmali yapacak bir personel ilanına ulaştı. Burada küçük tankerlerle yakıt ikmali yaparak deneyim kazanmaya çalıştı ancak çalışma şartlarından eve gelemiyordu. Eve gidemeyişi ve eşi Tuğçe’nin huzursuzluğuna dayanamayan Emre, iş ilanı bakarken TIR akaryakıt tanker şoförü arandığını gördü. 1 ay taş ocağı macerasından sonra istifasını verip görüşmeye gitti.
İşe kabul edilen Emre, o süreçte Bursa-İzmit hattında TIR akaryakıt tankeri kullanıyordu. Eşi Tuğçe’ye de bir cumartesi günü “Gel, ilk muavinliğini yap” diyerek iş teklifinde bulunması hayatlarını bambaşka bir noktaya götürdü. İlk TIR tecrübesini, “Beni TIR’ın yanına götürdü, park yeri akaryakıt istasyonunun içindeydi. Araca ilk bindiğim anı hatırlıyorum. Hayatımda hiç bu kadar havalı hissetmemiştim, daha doğrusu bir aracın hiç bu kadar lüks olabileceğini düşünmemiştim. Kasislerde süspansiyon gibi zıplayan koltukları, sağımızdan solumuzdan geçen sinek gibi kalan binek araçlar, yüksekten gidilen yoldaki o görüş hakimiyeti, o yol bana ninni gibi geldi. O gün muhabbet ‘Ben bunu kullanmak isterdim, çok güzel’ ile başladı, ‘Ehliyet mi alsam’ ile bitti” diyerek anlatan Tuğçe Akdeniz’in o günden sonra aklı hep TIR’da kaldı:
“O gün, hayatı boyunca masabaşı işlerde çalışmış benim gibi biri için çölde bir devenin suyla buluşması gibiydi. Ben servisle işe gidiyorum, Emre ise TIR’ın yanına gidiyor. Sadece hafta sonu muavin niyetine gidiyordum, kıskanıyorum desem yeridir. Ancak beni ehliyet için kursa yazdırdığını söyleyince ‘Tamam, bizim yolumuz sanırım artık bu’ dedim.”
‘TUĞÇE BU İŞİ Mİ YAPACAK?’
O günden sonra Tuğçe’nin TIR ehliyeti alma macerası başladı. “Ailemize kalsaydı ben herhangi bir fabrikada çalışıyordum. Tuğçe ise elinde biberon, kucağında çocuk kısır günlerinde geziyordu” diyen Emre Akdeniz, birçok kişi “Tuğçe bu işi mi yapacak?” dese de hiçbirine aldırmayıp yollarına devam ettiklerini söyledi. “Tarlada toprak belleyen kadın yolda TIR da sürer, bisiklet de. Bunun kimseyi ilgilendirmemesi lazım” diyen Tuğçe Akdeniz ise ehliyet macerasını şu şekilde anlattı:
“Ehliyet kursunda ‘Kadından TIR şoförü mü olur’ diyenler oldu. Tek kadın sürücü adayıydım, onlar 2–3, belki 4 sefer sınavlara girip geçemedi. Bense tek seferde sınavları geçip ehliyetlerimi aldım. Güzel bakanlar ise apayrı, onları anlatmaya kelimeler yetmez. Kendileri sürmüş kadar sevinen pek çok kadın arkadaşla karşılaştım. Sosyal medya hesaplarında da bunu dile getirip kutlayan arkadaşlarımız var, hepsine teşekkür ederiz.”
‘GÖSTERİLEN EMEĞE GÖRE KAZANÇ DEĞİŞİYOR’
Hikayeleri ilginç olunca Akdeniz çiftine gelen sorular da çok oluyor. Özellikle kazançları üstüne aldıkları sorular ise bir hayli fazla. TIR şoförlüğünün kazancı üzerine konuşan Emre Akdeniz, “Ultra ücret kazanayım düşüncesi varsa kişinin ailesini ve sosyal hayatını düşünmemesi, uzun yol çalışması gerek. Yok, ben ailemden ve sosyal hayatımdan taviz veremem diyorsa kısa mesafeli işlerde stabil ücretlere çalışabilir. Kısaca gösterdiği emeğe, orana göre kazanç değişiyor. Kendi açımdan belirtmem gerekirse eşim olmasa ben bu işi yapmam. Çünkü o yolun çilesi anca yanında yoldaş olunca çekilebiliyor. En azından benim açımdan durum bu. Ancal kişinin maddi imkânı vardır, kendi aracını alabilecek durumdadır; o kişiye ‘Ne duruyorsun?’ derim. Şoför olarak çalışmak ile kendi aracınla çalışmak deve ile cüce kadar fark yaratır” dedi.
Genelde meslekleriyle, maaş ve maddi konularla alakalı sorular geldiğini dile getiren Tuğçe Akdeniz de, “Kahkahalara boğulduğumuz çok mesaj alıyoruz. Mesela, ‘O koca direksiyonu nasıl çeviriyorsun?’, ‘O koca arabayı sürmeyi nasıl öğrendin?’, ’50 kilosun, ne cesaret?’, ‘Abla sana da maaş veriyorlar mı?’, ‘Küstüğünüzde birbirinize göndermeli şarkı açıyor musunuz?’ gibi bazen güldüren bazen düşündüren ama iyi ki bu meslekteyim dediğim tepkiler alıyorum. Eksik olmasınlar” ifadelerini kullandı.